Irak ve Güney Kürdistan’da kadının içinde bulunduğu durum her gün iç kanatmaya devam ediyor. İslamcı köktendinciliğin sarmalında yaşayan Irak ve Güney Kürdistanlı kadınlar için gelecek, belirsizliklerle dolu. 2003 yılında Saddam rejiminin yıkılması kadınlara yeni bir şey getirmediği gibi, Irak anayasasını kendisine referans alan Yerel Hükümet de, muhafazakar ve gerici gelenekleri teşvik eden bir politika izlemekten geri durmuyor. İşte tüm bunların analizini yapmak ve çıkış yolları aramak üzere, Irak’taki Kadınların Özgürlüğü Örgütü’nün yurtdışındaki temsilcisi Houzan Mahmoud’a sorular yönelttik.
Güney Kürdistan’da köktendinciliğin üretim merkezleri nerelerdir?
Güney Kürdistan’da, İslamcı köktendinciliğin merkezi olarak belirli bir yeri işaret etmek kolay değil. Ancak bizim, iktidarda köktendinciliği medya ve kadın örgütleri ile yayan, insan hakları ihlallerinde sicili oldukça kötü iki İslami partimiz var.
Ayrıca birçok cami, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti savunan, kadın düşmanlığı yapan yerlere dönüştü. Temel sorun, Bölgesel Kürt Hükümeti‘nin mollaları teşvik ediyor olmasıdır.
Şeriat hukuku Güney Kürdistan anayasasında nasıl vuku buluyor? Özelde kadına yönelik ne tür yasalar mevcut?
Güney Kürdistan’da işler hukuk ve anayasa temelinde çalışmıyor; aile ve kabile kurallarının karışımı ile işliyor. İktidardaki iki büyük siyasi parti, yani YNK ve KDP’nin yetkileri yasaların da üzerindedir. Buna ek olarak, Kürdistan anayasası, 2003 yılında yazılmış ve İslam şeriatına dayalı Irak anayasasının daha küçük bir versiyonudur. Bizim anayasamızda, Şeriat Hukuku’nun yasama yapmak için kaynak olarak kullanılması gerektiğine dair bir madde var. Bir kere bütün Kürt halkını “Müslüman” olarak tanımlar ve şeriat hukukunu temel yasama kabul ederseniz, kadın haklarına yer kalmaz.
Parlamento, dışardan bakıldığında kadın yanlısı görünen bazı yasaları geçirmek için çalışıyor olsa bile, özünde bu değişikliklerin iki sebebi var. Biri; dış dünyaya ”modernleşiyor” olduklarını ve kadın “hakları” konusunda gelişiyor olduklarını göstermektir. İkincisi ise, bizim gibi hem ülke içinde ve hem de ülke dışındaki aktivistler tarafından onlara yapılan baskılara cevap vermektir.
Ben, kadınların toplum içinde, parlamento ve hükümet kurumlarında modernleştirici bir görüntü olarak kullanılmasına karşıyım. Bunun dışında kadınların en temel özgürlükleri, hakları ve bireysel sivil özgürlükleri yok.
Köktendinciliğin Kürt kadınları, özellikle Güney Kürdistan kadınları üzerindeki etkileri nelerdir?
İslam dahil tüm dinler kadın yanlısı değildir ve güncelliğini yitirmiştir. İnsanlık, 21. yüzyılın yaşam tarzını, 1400 yıl öncesine ait kurallar ve yasalar ile nasıl yaşayabilir? İslam ataerkil bir dindir; kadını aklı çalışmayan ve aşağı görür. Kürt kadınlar halihazırda mevcut ataerkil yapılar tarafından eziliyor, ancak İslamcı aşırıcılık bu baskıyı ikiye katlıyor. Bizde çokeşlilik var; kadınlar, bir adamın üçüncü veya dördüncü eşi. Her türlü bireysel özgürlüklerin önünde engel teşkil eden dini muhafazakarlık yaygın. Gerici ve dini bir atmosfer, mevcut baskıları ve eşitsizlikleri sorgulamada kadınlara yardım etmez.
Yerel Hükümet, yıl içerisinde kadın sünnetini yasaklayan bir yasa hazırladı, ancak halen uygulamalar söz konusu. Yine berdel, çok eşlilik, genç kızların küçük yaşta evlendirilmesi gibi uygulamalar yaygın. Kendini yakma olayları hayli fazla. Hükümetin bu tehlikeli uygulamalar karşısında izlediği strateji nedir? Kadına şiddetle mücadelede ne tür adımlar atıldı? Atılan adımlar kadınların ihtiyaçlarını karşılamaya yetiyor mu?
Kadına yönelik şiddet, Saddam’ın diktatörlük zamanlarından günümüze uzun yıllar boyunca giderek artmıştır. Ancak, bununla birlikte bahane Saddam rejiminin faşist ve anti Kürt olduğu ise, o halde şu anki bahane ne? Bizim, son 20 yıldır yarı özerk bir bölgesel hükümetimiz yok mu? Kadınlar, onların egemenliği altında ne elde etti? Sözde namus cinayeti adı altında, aile üyeleri tarafından öldürülen binlerce kadınımız var. Her hafta 20 kadın, aile baskısı nedeniyle bedenini ateşe veriyor. Çok eşlilik arttı; cehalet yaygın ve sokakta bile görülen kadın karşıtı tutum ve tacizler katlanılır gibi değil. Erken yaşta evlilik ve kadına yönelik şiddetin diğer tüm formları yeniden yaygın. Yani bu hükümet sadece kadına karşı şiddetle mücadelede bir stratejiye sahip olmadığını kanıtlamış olmadı, aynı zamanda kadına karşı şiddete katkıda bulunduğunu da kanıtladı. Onların aşiret ve sivil olmayan doğası, kendini yasalarda ve milislerin silah ve zor gücü ile toplumu idare etme şeklinde kendini gösterir.
Güney Kürdistan’da sürekli artış gösteren kadın ölümlerinde iktidarın rolü nedir? Güney Kürdistan’da varolan kadın örgütleri de erkeklerin denetiminde. Kadın kurumlarının yöneticileri bile erkek. Bu konu ile ilgili neler söyleyeceksiniz?
Şiddet ve cinayet her nerede olursa olsun mevcutsa, o ülkenin hükümeti sorumludur. Bizim hükümetimiz doğrudan ve dolaylı olarak, kadın karşıtı muhafazakar ve gerici gelenekleri teşvik etmektedir. Örneğin biz hala aşiret kanunlarına sahibiz ve aşiretler siyasi elit tarafından güçlü tutulur, çünkü oy zamanlarında onlara ihtiyaç duyarlar. Bu aşiretler, para ve güç karşılığında sadakatlerini gösterirler. Bu nedenle onlar kendi kurallarını yaratabilirler ve bu kurallar her zaman kadının aleyhinedir.
Kadın grupları içinde, siyasi partilere ait olan kadın kuruluşları, ağırlıklı olarak erkek egemen gündemlerin parçasıdır. Bu kadın kuruluşlarının çoğunun program-tüzükleri, partilerin erkek yöneticileri tarafından yazılıyor. Politika, Güney Kürdistan’da hala bir erkek etki alanıdır ve kadınlar sadece siyasi partileri feminize etmek için kullanılırlar; yani partiye modern bir görünüm vermek ve özellikle dış dünyaya partilerinde kadının “var” olduğunu göstermek için…
Kadın kırımının hangi tedbirlerle önlenebileceğini düşünüyorsunuz?
Kadına yönelik şiddet öylesine yaygın bir sorun ki, her yerde ve her ülkede mevcut. Toplumumuzda kadınların boyunduruk altına alınmasına ilişkin, bizim kendi sorunlarımızı derinden kavramaya ihtiyacımız var. Kadın kırımının şu ya da bu şekilde sona erdirilebileceğini söylemek kolay değil.
Kadına karşı şiddeti azaltmak için bütünsel bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Tüm toplum bu suçların sorumluluğunu üstlenmelidir ve her şeyden önce hükümetler, bu sorumluluğu kabul etmeli ve kadınların katledilmesini önlemek için ve belirli yasalara göre hareket etmelidir. Kadın hakları ve özgürlükleri konusunda, toplumumuzda ve erkeklerde bilinçlendirme düzeyini yükseltilmeliyiz. İnsanlarda farkındalık yaratılmalı ve kadın hakları ihlaline karşı sıfır tolerans bir atmosfer ilan edilmelidir.
Houzan Mahmoud kimdir?
Houzan Mahmoud, Güney Kürdistan ve Irak’ta kadın hakları için uluslararası bir ses. Irak’taki Kadınların Özgürlüğü Örgütü’nün yurtdışındaki temsilcisi. Güney Kürdistan ve Irak anayasasında İslami şeriat hukuku maddelerinin kaldırılması, kadınların tecavüz ve kaçırılmalarına karşı uluslararası çapta kampanyalar yürüttü. 2 bin erkeğin önünde Bashiqa’da taşlanarak öldürülen 17 yaşındaki Êzîdî kızı Du’a Khalil Aswad’ın recm edilmesine karşı yürütülen kampanyaya öncülük etti. Davanın uluslararası arenaya taşınmasında etkili oldu. Irak, Kürdistan ve Ortadoğu’da kadınların durumu hakkında, birçok dilde tercüme edilmiş ve yayınlanmış pek çok makalenin sahibi olan Mahmoud, şu anda Londra SOAS Üniversitesi’nde ‘’Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları’’ alanında Yüksek Lisans Programı’nı yapıyor. Aynı zamanda kampanya, lobi ve farkındalığı arttırma çalışmalarına, dünyanın çeşitli uluslararası konferanslarında ve İngiltere’de kadınların durumları hakkında görüşmelere katılarak devam ediyor.
SUNA KÖSE / LONDRA
Source: http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=4523